Ardından Stockholm kar bekliyormuşum gibi çıktı karşıma. Hani, ne oluyor diye soramıyorum! Üç gün önce yağmurla karşıladı İstanbul yine.
Ne olduğunu anlamış değilim. Tam da güneş karşılıyor beni diye düş kurduğum sırada işte şimdi de İzmir. İşte, gökyüzünün yarılmasını sağlayıp bu satırların yazarını sırılsıklam ıslatan kent. İşte İzmir! İşte kazananlarla yitirenlerin kabus yaşadıkları kent. Bu kent için öyle yüzyıllar öteye gitmek gerekmiyor. Bir de bugünün öncesi var. Siz hangi yıl seçersiniz?
Sizler düşünedurun, ben bugünü seçtim. Yağmurla çıkıp geldim. İzmir üzerine bir şeyler de ben söyleyeceğim bu on gün içinde. Yarın başka bir açıdan göreceğim İzmir'i. İzmirli Homeros diyeceğim.
Ben Homeros üzerine düşündüğüm sırada ilginç bir tanışım, bir meslektaşım Doğan Hızlan geldi. Yağmur dışarıda devam ediyordu. Doğan Hızlan hayranlarını ardında toplayarak gitti.
Bu kez daha önce düşünmeye başladığım Homeros çıkıp gerisin geri geldi. Ne dedi biliyor musunuz? Onun verdiği gizi yarına saklıyorum. Söz! Paylaşacağım sizlerle.
Sevgi, içtenlik...
Tekin SonMez, 14 Nisan 2012, İzmir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder