26 Şubat 2011 Cumartesi

Brezilya’dan hem de samba yapa yapa Stockholm’e ulaşan bir karpuz öyküsüdür bu. Karpuz için kusursuz yaşam, kusursuz bir şiir gibi akıp gidiyor...

Vattenmelonen är det. HaberSON, i dag den Söndag 23 Januari 2011/Bugün Pazar, 23 Ocak 2011. Bir karpuz!

This is a watermelon. Det är en vattenmelon.

Değerli İzleyici,

Bugün 23 Ocak 2011, Pazar ve yer Stockholm.

Yaşam gelip geçerken ayrıntılarla yiten pek çok şey olur.

Tadını aldıp ayırdına varamadığımız anlardır bunlar.

İşte bir karpuz! Karpuz deyip de geçmeyelim! Bakın!

Bu karpuzun da bir arkaplanı var. O da ne? Şu!

Yeri yurdu, mevsimi ve bunların topluma yansıyan bir ederi tutarı var. Konuya giriyorum.

Değerli İzleyici,

Bugün 23 Ocak 2011, Pazar ve yer Stockholm. Ne demektir tüm bunlar? Şu demektir!
Bu karpuz bugün biraç dakika önce masanın üzerindeydi. Birkaç poz verdi maknen gibi.

Obje oldu açıkçası. Objektif onu görüntüye alırken bayağı hoşlandı da bu durumdan.

Şimdi düşünelim! Bir karpuz ne denli ciddiye alındığını görüyor! Hoşuna gitmez mi!

Üstelik biraz sonra yenilip yutulacağını da bir an unutarak! Olsun!

Karpuz da biraz mutlu olsun. Nasıl olsa bıçak araya girecek! Sonunda bu da oldu.

İşin öteki yanı şudur! Bu karpuz bu ay, kış ortasında Brezilya’dan kalkıp Stockholm’e gelmiş.

İyi gelsin de! Kilosu 5 İsveç kronu. Türk parası ile hemen hemen bir lira.

Görünen köy kılavuz istemez!

Eksi 5 ile 7 derece soğukta, buraya bir karpuzun gelmesi bir tansıktır!

Mucizedir! Ben de bu tansıklığı buraya bir anı olsun diye getirdim.

Bu karpuz üç kilonun biraz üstündeydi.

Şöyle ki bunu, karpuz ülkesi olan Orta Anadolu’da şimdi bu mevsimde bulamazsınız.

Brezilya’dan hem de samba yapa yapa Stockholm’e ulaşan bir karpuz öyküsüdür bu.

Buradan alacağımız hisse nedir?

Değerli İzleyici,

Şu da var! Herşeyden bir ders çıkarmak! Bu da zorunluluk değil!

Bakın yaşam kusursuz bir şiir gibi akıp gidiyor... Ne güzel!

Böyle duyumsadığınız an yok mu hiç?

Bağışlayın lütfen, işinize karışmak olmasın öte yandan!

Brezilya’dan samba yapa yapa Stockholm’e ulaşan bir karpuzun tadına hiçbir diyecek yok!

Kusursuz bir şiir gibi akıp gidiyor...Paradoks şuradadır!

Yaşam da akıp gidiyor o sırada! Şiir gibi bir karpuz!

Şöyle ki o sırada akıp giden şiir gibi ömrümüz de var.

Bunu sizlerle paylaşmak istedim. Evet! Şu da var!

Tadını aldığımız fakat ayırdına varamadığımız neler neler vardır...

Yaşam gelip geçerken ayırdına varmakta geç kaldığımız nice güzellik...

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, 12 Ocak 2011, Stockholm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder